Eğitim düzeyinin yükseltilmesi; bütün toplumsal, ekonomik yönetimsel ve siyasal gelişmeler kısaca kalkınma için büyük bir rol olmuştur. Çünkü eğitim ile çalışanlarımıza vasıf ve kalite kazandırabilir; çalışanların mevcut niteliklerini geliştirebiliriz örneğin kültürel eğitim, iş nitelikli eğitim ; çalışanların motivasyonunu artırarak verimliliği ve kaliteyi yükseltir.yüksek verimlilik ve kalite iyi bir ürün iyi bir ürün sonucunda da yüksek getiriler elde ederiz ve ülke kalkınmasında önemli bir rol oynamış oluruz. Başka bir deyişle başarılı bir kalkınma süreci toplumu değişim bilincine kavuşturmaya dayanır. değişim bilincine kavuşmanın ilk adımı da eğitimdir.

Eğitimin önemini anlatan birkaç örnekten bahsetmek istiyorum sizlere

Örneğin Afrika'nın en zengin yer altı kaynaklarını sahip en fakir ülkesi GİNE.
Batı Afrika'nın en zengin ülkesi olma potansiyeline sahip olmasına rağmen halkı en fakir halk olan Gine etnik çatışmalar ve Ebola ile tanınsa da o bu iki sorunu doğuran eğitimsizliktir.
Gine’de eğitim ücretsiz ve zorunlu bir eğitim yok.. Ülkede sadece 1 üniversite ve birkaç yüksek okul ile araştırma enstitüsü var. Her yüz kişiden ancak 7’si orta öğrenimini tamamlayabilirken, nüfusun yüzde 1’i üniversite eğitimi alabiliyor.
Ülke genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2010 verilerine göre %41 düzeyindedir 
Ülkede ilk öğretimin süresi altı yıl olup, bu sürenin sonuna kadar eğitim alan çocukların sayısı düşük seviyede bulunmaktadır. 1999 verilerine göre ilk öğretim çağında ki çocukların sadece %40'ı okula gitmektedir. Okul çağında bulunan çocukların birçoğu da okul eğitimine hiç başlamamakta olup, aile içerisinde tarımsal alanda ya da diğer dış işlerde kullanılmak üzere çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Ülke genelinde 5-14 yaş aralığında ki çocukların %25'i 2003 verilerine göre işçi olarak çalışma hayatına atılmaktadır. Erkek çocukların okula gitmeme durumu fiziki olarak çalıştırılması ile ilgili olup, kız çocuklarında bu duruma ek olarak evlendirilmesi engel teşkil etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2012 verilerine göre Gine, %63'lük bir oran ile çocuk evliliklerinin en fazla olduğu dördüncü ülke konumundadır.

    Eğer ginenin eğitim seviyesi avrupadaki ülkeler seviyesinde olsaydı nitelikli mühendisler ve işçiler yetiştirselerdi Avrupa sömürgesi altında olmaktan kurtulur ve belkide avrupadaki sömürge güçlerinin oluşturduğu iç karışıklık, hastalıklar gibi nedenlerle ülke kaosa gitmeyip kendı madenini işleyip sanayisini geliştirdikten sonra dünyada söz sahibi olan bir ülke haline gelicekti

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

  • Çin, ülke içinde eğitim ve yatırım faaliyetlerine ağırlık vermekle birlikte aynı zamanda yurt dışındaki eğitimli genç nüfusunu da ülkeye hizmet etmek üzere geri çağırmaktadır.
  • Çin, geçmişte her yıl yaklaşık 1000 kişiyi Amerika, İngiltere, Almanya gibi ekonomik gelişmesini tamamlamış ülkelere eğitim almak üzere göndermiş ve eğitimlerini tamamlayanların gittikleri bu ülkelerde kalmalarını istemiştir. 
  • Gittikleri ülkelere yerleşen bu insanlar ülkenin ileri gelen kurum ve kuruluşlarında çalışmaya başlayarak oradaki teknolojiye ve bilgiye sahip olmuşlardır.
  • Çin geriye çağırdığı bu eğitilmiş nitelikli kadrolarına bağlı olarak uluslar arası rekabette yaptığı çıkışla kalkınmada, artan nüfusuna inat birçok gelişmiş ülkeyi bile geride bırakabilecek bir ekonomik gücü yakalamıştır. 
  • Evimizin ve işyerimizin her tarafı bu Çinli insanlar tarafından kurulan fabrikalarda üretilen ürünlerle dolup taşmaktadır. 
  • Bu durum eğitime yapılan harcamanın ileri dönemlerde ne gibi toplumsal faydaya dönüştüğüne güzel bir örnektir.


Çin elindeki kömür,metal madenlerini değerlendirerek dünyaca tanınan bir güç haline gelirken , altın kaynaklarını değerlendiremeyen gine Afrika'nın fakir bir ülkesi olarak kalmıştır. Buradan eğitim seviyelerinin ülke kalkınmasındaki önemini görebiliriz. Eğitim bir ülkeyi 0 dan 100'e de getirebilir 100 deyken 0'ı da yaşatabilir.

Ülkemizdeki durum:

  • Orta öğretim ve yüksek öğretim de içine alındığında bireyler ortalama 18-24 yaşlarında mesleki becerilere sahip olarak ekonomik hayata katılmaktadır. 
  • Türkiye’de ortalama insan ömrünün 72 yıl olduğu düşünüldüğünde insanın ömrünün yaklaşık üçte biri eğitim- öğretim almakla geçmektedir. 
  • Ülkemizde bir insan aldığı eğitimden sonra üretime ve ekonomiye yaklaşık 25 yıl katkıda bulunabilmektedir.
  • Alınan eğitim süresi ile üretim süresini kıyasladığımızda bire bir denk gelecek orandadır. 
  • Bu bağlamda bir insana yapılan ufak çaplı yatırım uzun vadede ekonomik gelire ve üretime dönüşmektedir.
  • Ve İnsana yapılan bu denli büyük bir yatırımın doğal olarak ekonomiye büyük girdiler sağlaması amaçlanmaktadır.  
  • Ve üretim düzeyi ile ekonomik girdiler ne kadar yüksekse ülke kalkınmasında o kadar hızlı ve yüksek olur
  • Zaten Eğitim düzeyi arttıkça toplam üretim düzeyinin de arttığı bilinen bir olgudur. 
  • Ülkemizde Eğitim harcamaları ile eğitime ilişkin toplumsal talebin karşılanması ve ekonomik büyümenin veya gelişmenin hızlanması sağlanmaktadır. 
  • Ve üretim düzeyi ne kadar yüksekse ülke kalkınmasıda o kadar hızlı ve yüksek olur 



Bir ülkenin kalkınmasında eğitimin önemi

Eğitim düzeyinin yükseltilmesi; bütün toplumsal, ekonomik yönetimsel ve siyasal gelişmeler kısaca kalkınma için büyük bir rol olmuştur. Çünkü eğitim ile çalışanlarımıza vasıf ve kalite kazandırabilir; çalışanların mevcut niteliklerini geliştirebiliriz örneğin kültürel eğitim, iş nitelikli eğitim ; çalışanların motivasyonunu artırarak verimliliği ve kaliteyi yükseltir.yüksek verimlilik ve kalite iyi bir ürün iyi bir ürün sonucunda da yüksek getiriler elde ederiz ve ülke kalkınmasında önemli bir rol oynamış oluruz. Başka bir deyişle başarılı bir kalkınma süreci toplumu değişim bilincine kavuşturmaya dayanır. değişim bilincine kavuşmanın ilk adımı da eğitimdir.

Eğitimin önemini anlatan birkaç örnekten bahsetmek istiyorum sizlere

Örneğin Afrika'nın en zengin yer altı kaynaklarını sahip en fakir ülkesi GİNE.
Batı Afrika'nın en zengin ülkesi olma potansiyeline sahip olmasına rağmen halkı en fakir halk olan Gine etnik çatışmalar ve Ebola ile tanınsa da o bu iki sorunu doğuran eğitimsizliktir.
Gine’de eğitim ücretsiz ve zorunlu bir eğitim yok.. Ülkede sadece 1 üniversite ve birkaç yüksek okul ile araştırma enstitüsü var. Her yüz kişiden ancak 7’si orta öğrenimini tamamlayabilirken, nüfusun yüzde 1’i üniversite eğitimi alabiliyor.
Ülke genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2010 verilerine göre %41 düzeyindedir 
Ülkede ilk öğretimin süresi altı yıl olup, bu sürenin sonuna kadar eğitim alan çocukların sayısı düşük seviyede bulunmaktadır. 1999 verilerine göre ilk öğretim çağında ki çocukların sadece %40'ı okula gitmektedir. Okul çağında bulunan çocukların birçoğu da okul eğitimine hiç başlamamakta olup, aile içerisinde tarımsal alanda ya da diğer dış işlerde kullanılmak üzere çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Ülke genelinde 5-14 yaş aralığında ki çocukların %25'i 2003 verilerine göre işçi olarak çalışma hayatına atılmaktadır. Erkek çocukların okula gitmeme durumu fiziki olarak çalıştırılması ile ilgili olup, kız çocuklarında bu duruma ek olarak evlendirilmesi engel teşkil etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2012 verilerine göre Gine, %63'lük bir oran ile çocuk evliliklerinin en fazla olduğu dördüncü ülke konumundadır.

    Eğer ginenin eğitim seviyesi avrupadaki ülkeler seviyesinde olsaydı nitelikli mühendisler ve işçiler yetiştirselerdi Avrupa sömürgesi altında olmaktan kurtulur ve belkide avrupadaki sömürge güçlerinin oluşturduğu iç karışıklık, hastalıklar gibi nedenlerle ülke kaosa gitmeyip kendı madenini işleyip sanayisini geliştirdikten sonra dünyada söz sahibi olan bir ülke haline gelicekti

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

  • Çin, ülke içinde eğitim ve yatırım faaliyetlerine ağırlık vermekle birlikte aynı zamanda yurt dışındaki eğitimli genç nüfusunu da ülkeye hizmet etmek üzere geri çağırmaktadır.
  • Çin, geçmişte her yıl yaklaşık 1000 kişiyi Amerika, İngiltere, Almanya gibi ekonomik gelişmesini tamamlamış ülkelere eğitim almak üzere göndermiş ve eğitimlerini tamamlayanların gittikleri bu ülkelerde kalmalarını istemiştir. 
  • Gittikleri ülkelere yerleşen bu insanlar ülkenin ileri gelen kurum ve kuruluşlarında çalışmaya başlayarak oradaki teknolojiye ve bilgiye sahip olmuşlardır.
  • Çin geriye çağırdığı bu eğitilmiş nitelikli kadrolarına bağlı olarak uluslar arası rekabette yaptığı çıkışla kalkınmada, artan nüfusuna inat birçok gelişmiş ülkeyi bile geride bırakabilecek bir ekonomik gücü yakalamıştır. 
  • Evimizin ve işyerimizin her tarafı bu Çinli insanlar tarafından kurulan fabrikalarda üretilen ürünlerle dolup taşmaktadır. 
  • Bu durum eğitime yapılan harcamanın ileri dönemlerde ne gibi toplumsal faydaya dönüştüğüne güzel bir örnektir.


Çin elindeki kömür,metal madenlerini değerlendirerek dünyaca tanınan bir güç haline gelirken , altın kaynaklarını değerlendiremeyen gine Afrika'nın fakir bir ülkesi olarak kalmıştır. Buradan eğitim seviyelerinin ülke kalkınmasındaki önemini görebiliriz. Eğitim bir ülkeyi 0 dan 100'e de getirebilir 100 deyken 0'ı da yaşatabilir.

Ülkemizdeki durum:

  • Orta öğretim ve yüksek öğretim de içine alındığında bireyler ortalama 18-24 yaşlarında mesleki becerilere sahip olarak ekonomik hayata katılmaktadır. 
  • Türkiye’de ortalama insan ömrünün 72 yıl olduğu düşünüldüğünde insanın ömrünün yaklaşık üçte biri eğitim- öğretim almakla geçmektedir. 
  • Ülkemizde bir insan aldığı eğitimden sonra üretime ve ekonomiye yaklaşık 25 yıl katkıda bulunabilmektedir.
  • Alınan eğitim süresi ile üretim süresini kıyasladığımızda bire bir denk gelecek orandadır. 
  • Bu bağlamda bir insana yapılan ufak çaplı yatırım uzun vadede ekonomik gelire ve üretime dönüşmektedir.
  • Ve İnsana yapılan bu denli büyük bir yatırımın doğal olarak ekonomiye büyük girdiler sağlaması amaçlanmaktadır.  
  • Ve üretim düzeyi ile ekonomik girdiler ne kadar yüksekse ülke kalkınmasında o kadar hızlı ve yüksek olur
  • Zaten Eğitim düzeyi arttıkça toplam üretim düzeyinin de arttığı bilinen bir olgudur. 
  • Ülkemizde Eğitim harcamaları ile eğitime ilişkin toplumsal talebin karşılanması ve ekonomik büyümenin veya gelişmenin hızlanması sağlanmaktadır. 
  • Ve üretim düzeyi ne kadar yüksekse ülke kalkınmasıda o kadar hızlı ve yüksek olur 



1 yorum: